Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aydal; “Hazineye ait tarım arazilerinin küçük parçalar halinde dağıtılması ülke tarımının geleceğine vurulan son darbedir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 16.09.2020 tarihinde yayınladığı Milli Emlak Tebliği’ne ilişkin sert eleştirilerde bulundu.
Aydal bu çalışmanın, hazine arazilerini birilerine topluca vermek için planlanmış bir çalışma gibi gözüktüğünü ifade etti.
‘Gerçek gizlenmeye çalışılıyor’
Yüksek Jeoloji ve Maden Mühendisi Aydal konuyla ilgili şunları kaydetti;
“Bu tebliğe göre, Milli Emlak arazileri tarım yapmak isteyen şahıslara en fazla 60 dönümlük parseller şeklinde kiraya verilecektir. Tebliğ başlangıç maddelerinde, toprak dağıtılacak kişilerin, arazinin bulunduğu ilgili köy nüfusuna kayıtlı olması, orada ikamet etmesi gibi maddeleri ile göze çarpmaktadır. Ancak bu maddeler ile gerçek gizlenmeye çalışılmaktadır. Bugün için köyde yaşayan nüfus, ülke nüfusunun %9.5 kadarıdır. Köyde kalan kişilerin, genellikle köylerini terk etmek istemeyen yaşlı nüfus olduğu da bilinmektedir. Köyde kalan nüfusun fiziki olarak tarımla uğraşması mümkün gözükmemektedir. “
‘Fukara köylünün bu masrafları karşılaması mümkün değil’
‘Bu tebliğin köye dönüşü teşvik eden bir tebliği olması da mümkün değildir’ diyen Aydal şöyle devam etti: ” Zira tarım yapmak sadece toprağa sahip olmak demek değildir. Önemli bir işletme sermayesi istemektedir. Tohum alımından, gübreye, ilaçlamadan hasat masraflarına, depolamadan, ürünün satılacağı yere nakile kadar birçok harcama kalemi bulunmaktadır. Köye dönmek isteyen fukara köylünün bu masrafları karşılaması mümkün değildir.
‘Arazi dağıtımının partizanca yapılma ihtimali var’
İlan edilen tebliğin 4. Maddesinin 3. Fıkrası ‘Hazineye ait tarım arazileri hak sahiplerine, Kanunun 51. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre pazarlık usulü ile kiraya verilir.’ denmektedir. Bu da değerlendirmelerin adil olmayabileceği yönünde ilk işaretlerini de vermektedir. Arazi dağıtımının partizanca yapılma ihtimali de maalesef bulunmaktadır.
Bu çalışma hazine arazilerini birilerine peşkeş çekmek için mi yapıldı?
Tebliğin esas çarpıcı ve gizlenen kısmı, Genel Esaslar bölümü 4.Madde 8. fıkrasında ve 10. maddenin fıkralarındadır. Bu maddelerde; ilgili topraklar, mukim köylüler veya adrese kayıtlı köylüler tarafından talep edilmediği takdirde, herhangi gerçek ve tüzel kişilere, 60 dönümlük sınırlama olmadan verileceği yönündeki hükmüdür. Tabir uygunsa bütün bu çalışmalar, hazine arazilerini birilerine topluca vermek için planlanmış bir çalışma gibi gözükmektedir. Kaldı ki 21. Yüzyılda tarım, büyük arazilerde yapıldığı takdirde, üretilen birim madde başına düşen maliyet düştüğünde çok daha ekonomik olmaktadır. Bu gerçek göz önüne alındığında, toprakların küçük parçalara bölünmesi değil, 50.000, 100.000 dönümlük çiftlikler kurularak yapılması daha ekonomik olacaktır.
Konunun muhatabı Çevre ve Şehircilik değil Tarım ve Orman Bakanlığı
Bu tebliğin bir başka çarpıcı özelliği de, tebliğin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından değil, konuyla doğrudan bağlantısı bulunmayan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmış olmasıdır. Tarım Bakanlığının bu konudaki gerçek düşünceleri merak konusu olacaktır. “